MEDENİYET İDRAKİ KAPSAMINDA ÜSKÜP’ÜN HATIRLATTIKLARI

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi (KMÜ) İslami İlimler Fakültesi tarafından düzenlenen "Medeniyet İdraki ve Evrensel Sorumluluk Bağlamında Üsküp'ün Hatırlattıkları" konulu konferansta Rektör Prof. Dr. Sabri Gökmen, üniversite personeli ve öğrencilerden oluşan geniş bir kalabalığa hitap etti.

KMÜ Sağlık Kültür ve Spor Dairesi Konferans Salonunda gerçekleştirilen söyleşinin açılış konuşmasını yapan İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halit Çalış, “Medeniyetimizin coğrafya itibariyle en önemli ayaklarından bir tanesini Balkanlar oluşturmaktadır. Rektörümüzün geçtiğimiz günlerde Üsküp’e gerçekleştirdiği seyahat sonrasında orada karşılaştıklarından bir kısmını kendisinden dinleme imkanı buldum. Üzerimizdeki sorumluluğun ne kadar ağır olduğu ve bir medeniyet idrakinden ne kadar koptuğumuzu çok acı bir şekilde hissettim.” dedi.

Açılışın ardından kürsüye gelen Rektör Prof. Dr. Sabri Gökmen, seyahatlerden çoğunlukla maddi hediyelerle dönüldüğünü, ancak kendisinin maddi değil, manevi hediyeleri daha çok önemsediğini belirterek başladığı konuşmasında öncelikle Makedonya ve Üsküp hakkında genel bilgiler verdi.  Rektör Gökmen, Üsküp’ü Vardar Nehrinin ikiye ayırdığını, batısında gökdelenler ve heykellerin yükseldiğini ve çoğunlukla Hıristiyanların yaşadığını; doğusunda ise minarelerin yükseldiğini ve bu bölgede de çoğunlukla Müslümanların yaşadığını söyledi.

Üsküp’te Osmanlı döneminde 120 cami varken şu an 20 tane cami bulunduğunu belirten Gökmen, Cuma namazını Osmanlı çarşısındaki Murat Paşa Camiinde kıldıklarını ve hutbenin Türkçe okunduğunu, caminin yapıldığı tarihten bu yana imam ve müezzinlerinin Türk olduğunu ve başkasına görev verilmediğini belirtti.

“Makedonya’nın en büyük endişesi, Osmanlı’nın yeniden gelmesi”

Rektör Gökmen, Kafkasya Üniversiteler Birliği (KÜNİB) tarafından organize edilen programın açılışında bir konuşma yapan ve atalarının Karaman’dan göç ettiğini söyleyen, aynı zamanda da Makedonya Anayasa Mahkemesi Üyesi (AYM) olan Salih Murat’ın “Benim AYM üyesi seçilmem Türkiye Cumhuriyeti sayesinde mümkün oldu. Burada hangi millete mensup olursa olsun her Müslüman baba, çocuğu belli bir yaşa gelince onu Türk Büyükelçiliğine götürür ve bayrağı gösterir. Makedonya’nın en büyük endişesi, Osmanlı’nın yeniden gelmesi, yani Türkiye Cumhuriyetinin güçlenmesidir. Burada yıllardır Osmanlı kültür ve mirasını yok etmek için yoğun ve bilinçli bir çalışma yapılıyor. Sanmayın ki Türkiye’de bir olumsuz olay olduğunda siz üzülüyorsunuz. Sizden daha çok biz üzülüyoruz. Türkiye’de yaşanan her güzellik de bizi en az sizin kadar mutlu ediyor.” şeklindeki sözlerini de salondaki dinleyicilerle paylaştı.

“Türkiye bizim yürüyüşümüzü değiştirdi”

Prof. Dr. Sabri Gökmen, Üsküp’te Osmanlı çarşısında Nimetullah isminde Arnavut bir Müslümanın kendisine sarılarak “Yüz yıldır sizi bekliyorduk. 1912’de gittiniz 2015’te geldiniz, nerede kaldınız?” dediğini ve “Nimetullah bana öyle sıkı sıkıya sarıldı ki hiç bırakmak istemedi. Biz altı kardeşiz, hiçbir kardeşim bana öyle sarılmadı. Çok etkilendim, ağlamamak için kendimi zor tuttum” diyerek, o anda yaşadığı duyguları dinleyicilerle paylaştı.

Nimetullah’ın “Türkiye, bizim yürüyüşümüzü değiştirdi, bizim Türkiye sevdamız var. Balkanların her metrekaresi Osmanlı’dır, Türkiye’dir. Osmanlı bu coğrafya’ya medeniyet getirdi. Sizin her şehit cenazeniz giderken annem, babam, bizler gözyaşı döküyoruz. Eğer Çanakkale kaybedilseydi bizi bugün burada yaşatmazlardı. Bütün Müslümanlar asimile olur ve Balkanlardaki camileri kilise yaparlardı.” tespitine de yer veren Rektör Gökmen, Üsküp’ün hemen yakınındaki Vodno dağındaki 70 metre yüksekliğindeki Milenyum Haçı’nı kastederek buradaki Hristiyanlar “Bu toprakların hakimi biziz, güç bizde” dediklerini söyleyince Nimetullah’ın da Makedonya’da yaşayan Hristiyanlara “Siz bu Haç’ı ne kadar yüksek yaparsanız yapın, bizim ayımıza ve yıldızımıza asla ulaşamazsınız.” dediğini dinleyicilerle paylaşınca, salondan çok büyük bir alkış yükseldi.

“İnsanlığın bize ihtiyacı var”

Rektör Gökmen, Üsküp gezisiyle ilgili son olarak “İlk defa bir yurtdışı gezisinde kendimi evimde ve kendi vatanımda hissettim.” dedi ve “Gezide yer alanlar olarak şunu anladık ki dünya insanlığının, bu gezegenin size ve bize, bizlerin vereceği mesaja, inşa edeceği medeniyete çok ihtiyacı var.” sözlerinin ardından Sezai Karakoç’un Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine adlı şiirinin son mısralarıyla konuşmasını tamamladı.