2. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 7'den 77’ye KATILIMCI AĞIRLADI

Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Birimi Basın Bülteni No:70   21.07.2010

 

Türkiye’de ikincisi düzenlenen Ulusal Alabalık Sempozyumu 7’den 70’e konukları ile renkli anlara sahne oldu. Su ürünleri alanında yaptığı çalışmalarda önemli katkılar sağlayan Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sıtkı Aras’ın deneyimleri ve anıları ile renk kattığı sempozyumda en küçük katılımcı olan bilim insanı adayı 7 aylık Ege bebek de sempozyumun en sevimli yönlerinden biri oldu.

Prof. Dr. M. Sıtkı Aras’ın temsil ettiği kuşaktan 3 kuşak sonrasını temsil eden en küçük katılımcı Ege bebek sempozyumun ilgi odağı oldu. İstanbul Üniversitesinden Deniz ve Yasemin Tosun çiftinin bebekleri olan Ege Tosun annesinin kucağında babasının sunumunu izledi.

 

3 gün süren sempozyuma aileleri ile birlikte gelen katılımcılar çocuklarıyla birlikte geldikleri sempozyumda bilimsel çalışmaların yanında düzenlenen sosyal aktivitelerle gönüllerince eğlendi. Farklı yaş gruplarından çocukların ağırlandığı organizasyonda Sempozyum sonrası yapılan müzikli yemekte aileleri ile birlikte şarkılara eşlik eden katılımcılar dansları ile geceye renk kattı.

 

Sempozyumun en deneyimli katılımcısı olan Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Sıtkı Aras kapanış konuşmasında “kusursuz bir sempozyum yaşadık derken” sempozyum sonrasında çektiği tebrik telgrafında da “ başarılı sempozyumunuzu tebrik eder sıcak ilgi ve alakanıza teşekkür ederim” dedi.

 

Prof. Dr. Aras http://www.palandokengazetesi.net internet adresinde yayınladığı köşe yazısında “Geçen hafta bir sempozyum vesilesi ile Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesine gitmiştim. Sağ olsunlar yaşım itibari ile açılış ve kapanış konuşmasını bendenize tevdi etmişlerdi. Açılışta özet olarak şunları söylemiştim;''Biliyorsunuz bir binanın sağlam ve uzun ömürlü olması temelin sağlamlığına bağlıdır. Bu kural sosyal kuruluşlar içinde geçerlidir. Mesela Tarih ilminin kurucusu olan İbni Haldun o zamanlar bir devletin ömrüne 150 yıl biçerken Osmanlı 600 yıl yaşamıştır. Bunun sebebi kurucuları olan o büyük zatların ihlâslarından, ruhlarından, kabiliyetlerinden kaynaklanmaktadır. Benzeri şekilde Allah'ın lütfu olarak Mehmet Kaplan'ların, Kaya Bilgegil'lerin, Orhan Türkdoğan'ların, Lütfü Ülkümen'lerin, Kemal Bıyıkoğulları'nın, Şaban Karataş'ların, Ahmet Kurt'ların alın terleriyle sulanmış olan Üniversitemizin(Atatürk) çınarının öyle ihtişamlı bir duruşu olmuştur ki hiçbir muhalif rüzgâr hiçbir dalından bir yaprak düşürememiştir. Benzeri şansı kuruluş safhasında nazende bir gül bahçesine benzer şekilde Rektörü ile, rektör yardımcıları ile, dekanları ile, diğer elemanları ile Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi yakalamıştır.  Talihsiz ve önemli hışırlara, dolulara maruz kalmadığı takdirde ömrü olanlar 50 yıl sonra ikinci bir görkemli çınarı temaşa edebilme bahtiyarlığına sahip olacaklardır. “dedi.