KMÜ’DE İKİLİ İLİŞKİLERDEKİ SORUNLAR KONUŞULDU

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi (KMÜ) Aktif Düşünce Öğrenci Topluluğu tarafından “İkili İlişkilerde Sorunsallara Çözümler” konulu konferans düzenlendi. Uzman Klinik Psikolog Cansu Küçüködük’ün verdiği konferansa üniversite personeli ve çok sayıda öğrenci katıldı.

Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Konferans Salonunda saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşının okunmasıyla başlayan konferansta Cansu Küçüködük; kadın ve erkek neden bu kadar farklı, aşk nedir, sağlıklı ilişki tipi nasıl olur, neden o kişi, yakın ilişkilerde bağlanma tarzları, kadın-erkek ilişkisinde cinsiyete bağlı farklar ve ilişki yönetimi gibi konuları irdeledi.

“Kadın ve erkek farklılığı anne karnında başlar”

Uzm. Küçüködük, “Kadın ve erkek farklılığı anne karnında başlar. Çünkü en temelde, kadın ve erkeğin genetik yapısı farklıdır. İki cinsiyet arasında fizyolojik, nörolojik ve psikolojik birçok fark bulunmaktadır. Daha embriyo iken, kromozomlar ve hormonlarla birlikte beynin gelişimi de farklı ilerlemektedir. Beynin içerisindeki hipokampus, amigdala ve hipotalamus hormonları duygu durumlarından sorumludur. Bu üç yapı, kadınlarda daha etkin çalışır. Ayrıca beynin içerisindeki konuşma bölgesi kadınlarda daha büyüktür. Karşımızdaki kişinin duygusunu anlamamıza yarayan ayna nöronları, oksitosin (bağlanma) ve prolaktin (şefkat) hormonları da erkeklerde düşüktür. Bu hormonlar yaratılış itibariyle böyledir, değişmez, sadece geliştirilebilir.” dedi.

“Aşkın Kimyası”

“Aşk, her insanın yaşamının bir döneminde en az bir kez yaşadığı ya da yaşamayı umut ettiği bir duygusal durumdur.” diyen Psikolog Küçüködük, ”Aşkı, kimyası ve psikolojisi bağlamında iki boyutta ele almak gerekir. Aşkın kimyasını dopamin (doğal uyarıcı), serotonin (mutluluk hormonu), noradrenalin (haz, enerji, keyif) ve fenilatilamin (ilk görüşte aşk) hormonları oluşturuyor. Bu dört hormonun aynı anda tetiklenmesi ile aşk duygusu vücutta oluşuyor. Kısaca aşk, beynin ortaya çıkardığı bir şeydir. Aşkın yapısını, psikolojisini oluşturan üç temel öğe vardır. Bunlar; yakınlık, tutku ve bağlılıktır. Bu üç bileşeni de içeren nihai aşk ilişkisi mükemmel aşktır.” şeklinde konuştu. 

“Neden O?”

Uzm. Küçüködük, “Romantik bir ilişki yaşarken bazen kendimize sorarız neden O? Çevremizdeki onlarca hatta binlerce insan arasından sadece O'nu isteriz. O bir kişi ilgimizin odağı haline gelir. Çünkü küçükken bize yakın olan annemiz, babamız, amcamız, halamız, komşumuz ile bilinçaltımız bir aşk profili çıkartır. Birini gördüğümüzde, eğer o profile yüzde 80-90 uyuyorsa işte o ilk görüşte aşk oluyor. Aslında çocuklukta bilinçsiz bir şekilde listelediğimiz özelliklere uyan insanlara aşık oluruz. Buna biyolojik antropolog Helen Fisher 'aşk haritası' diyor. Aşk haritamız çocukluktaki ilk ilişkilerimizle, hangi davranışların ödüllendirilip hangi davranışların ödüllendirilmediği ile, hangi özelliklerin pozitif sayılıp hangilerinin sayılmadığı ile ve daha birçok farklı etkenle çizilir. Bazen de hayatımızın bir evresinde bir takım insanlara doğru genetik ve biyolojik olarak çekiliriz. Yüz hatları, ten kokusu, feromonlar yani hislerin kokusu bizi o kişiye yönlendirir.” dedi.

“Zıt kutupların ilişkisi daha magazinseldir”

Kadın ve erkek ilişkisi içerisinde zıt kutupların ilişki durumuna da değinen Küçüködük, “Zıt kutupların ilişkisi daha magazinseldir ve gerçek hayatta bu tip ilişkilere nadiren rastlanılır. Sağlıklı olmadığı için de uzun ömürlü olmaz. Başarılı ve istenir bir ilişkide en önemli konu denkliktir. Dini, maddi ve ideolojik denklik gibi. İkinci olarak uyum ve beklentilerin ilişki içerisinde paralel olması gerekir. Çünkü denkliğin olduğu ve beklentilerin paralel olduğu ilişkilerde ilişki için gerekli olan bir başka faktör olan kabullenebilme becerisi kendiliğinden ortaya çıkar. Bunlara ek bir de kaygılı ve kaçıngan bağlanma yerine güvenli bağlanma söz konusu olursa sağlıklı bir ilişki ortaya çıkar.”  diye konuştu.

“Her insan ve her ilişki özeldir”

Aşk ve cinsiyet farklılıklarına dikkat çeken Psikolog Küçüködük şunları söyledi: “Erkekler daha çabuk aşık olmaktadır. Ancak kadınlar duygusal semptomlarını daha fazla beyan ederler. Kadınlar, aşkta erkeklere göre daha itinalı ve çok daha fedakârdır. Erkekler karşılıksız alma ve sürekli tüketme eğilimindedir. Kadınlar psikolojik açıdan erkeklere oranla çok güçlüdür.  Bu yüzden kadınların aşkının daha uzun sürdüğü, ancak vazgeçtikten sonra da daha kolay unuttukları söylenir. İlişkilerin yönetimi bu çerçevede kadına aittir. Çünkü kadınlar duygusal anlamda daha güçlü, yoğun ve beyni aynı anda farklı işler yapabilme becerisindedir.”

Uzm. Psikolog Küçüködük, son olarak “Şunu unutmayalım ki her insan ve her ilişki özeldir. Karşınızdaki insanı tanıdıkça ilişki yönetimini kendiniz keşfetmeye başlayacaksınız. Hepinize gelecek hayatınızda sağlıklı ilişkiler dilerim.” diyerek sözlerini noktaladı.

Konferans öğrencilerin sorularının cevaplandırılmasının ardından onurluk takdimi ile sona erdi.