İLAHİYAT VİZYON PROGRAMI

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi (KMÜ) İlim ve Medeniyet Öğrenci Topluluğu, İlim Yayma Cemiyeti ve Türkiye İlahiyat Tedrisatına Yardım Eden Dernekler Federasyonu (TİDEF) tarafından ‘İlahiyat Vizyon Programı’ düzenlendi. Programa sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, üniversite personeli ve çok sayıda öğrenci katıldı.

İslami İlimler Fakültesi öğrencisi Mahmut Sami Kalkan’ın Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan program İlim Yayma Cemiyeti Karaman Şube Başkanı Nurullah Koçak’ın açılış konuşması ile devam etti. Koçak konuşmasında Cemiyet'in faaliyetlerinden ve geleceğe dönük planlanan hizmetlerinden bahsetti.

KMÜ İslami İlimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Duran Ali Yıldırım da bir selamlama konuşması yaparak, “Toplumumuz bize dini öğretme ve dini anlatma gibi çok önemli bir görev yüklemiştir. Bu emanete sahip çıkmak ve görevimizi yerine getirebilmek bizim için önemli bir sorumluluktur. Dini anlatacak ve öğretecek neslin öncelikle bu dini anlamalarını sağlamamız gerekiyor. Bu bağlamda düzenlenen programı son derece önemli buluyor ve hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.” dedi.

“Öğretmenlik ruhlar sanatkârlığıdır”

Programın ilk konuşmacısı olan Eğitimci Yazar Muhammet Yılmaz, "Din Eğitiminde İlkeler ve Etkili Öğretmenlik" konulu seminer verdi. Öğretmenliğin bir tür sanat dalı olduğunu söyleyen Yılmaz konuşmasını şöyle sürdürdü: “Öğretmenlik ruhlar sanatkârlığıdır. Öğretmenlik; söz sanatıdır, rol sanatıdır, dinleme sanatıdır, anlama sanatıdır, öğrenme sanatıdır, öğretme sanatıdır ve liderlik sanatıdır. Karşınızdaki çocuklarda bir akıl olduğunu unutmayın ve onların aklına hitap ederek onlarla konuşun. İnsan akıl, inanç ve duygulardan oluşur. Bu yüzden din eğitimcisinin zihin eğitimi, duygu eğitimi ve düşünce eğitiminin yanı sıra çocuğun gelişimi ile ilgili de bilgiye sahip olması gerekiyor.”

Eğitimci Yazar Muhammet Yılmaz, konuşmasının devamında tecrübelerini ve tavsiyelerini paylaşarak şunları söyledi: “Öğretmen olduğunuzda sadece bilgi aktarıyorsanız size öğretmen değil, öğreten denilebilir. Eğer bir öğretmen bilgiye bir anlam katabiliyorsa ve gençlerin o bilgi üzerinde düşünmesini sağlıyorsa ona öğretmen denilebilir. Eğer öğretmen öğrettiklerine hem anlam hem de duygu katabiliyorsa ona da usta öğretmen denilir. Eğer usta öğretmen mesleğini tutku ve heyecanla yapıyorsa ona sanatkâr öğretmen denilir. Sanatkâr öğretmen 'öğrencilerim ile birlikte öğreniyorum' diye düşünüyor ve bunları uygulayabiliyorsa ona da muallim denilir.”

“Gönderilen ayetler Allah’ın Peygamber Efendimize bir hareket alanı bıraktığını gösteriyor”

Programda daha sonra "İslam Düşünce ve Fıkıh Geleneğinde Kur’an ve Sünnet Bütünlüğü" konulu seminerini vermek üzere Prof. Dr. Kemal Sandıkçı kürsüdeki yerini aldı. Prof. Dr. Sandıkçı, Kuran ve Sünnet bütünlüğüne ayetler üzerinden örnekler vererek açıklamalarda bulundu ve şunları söyledi: “Allah, insanı varlıkların en yücesi olarak yarattı ve onu çeşitli donanımlarla donattı. Daha sonra insanlara doğru yolu bulmaları için art arda peygamberler gönderdi. Peygamber Efendimizin en büyük görevi yeni bir Müslüman tipi oluşturmak oldu. Gönderilen ayetler Allah’ın Peygamber Efendimize bir hareket alanı bıraktığını gösteriyor. Cenabı Hak, Hazreti Peygamberin yalnızca özel hayatındaki davranışları, yaptıkları ve söyledikleri için değil, O’nun içinden geçen bir şey için dahi ayet göndermiştir. Müminlerin, Cenab-ı Hak katında böyle bir değere sahip olan Peygamberimizin hadislerini sorgulaması yanlış bir davranış olur. Peygamber Efendimiz vefat edeli yüz yıllar oldu fakat yeni bir peygamber gönderilme gereği duyulmadı bugüne kadar. Bu da o dönemdeki hadislerin taşınmasının doğru bir şekilde yapıldığının göstergesidir. Birtakım akıl oyunları ile Hazreti Peygamberin hadislerinin hakir görülmesi ve onlara sırf tenkitçilikle yaklaşılması yanlış bir davranış olur. Akıl ve sorgulama elbette şarttır fakat 'mutlak hakem akıldır' dersek kendi kısır aklımızı Allah’ın ve Peygamberin önüne geçirmiş oluruz. Aklı her zaman kullanalım fakat aklı hiçbir zaman Allah’ın ve Peygamberin önüne geçirmeyelim.”

“Dinimizin kaynakları ilk olarak Kur’an-ı Kerim, daha sonra ise Sünnettir”

Türkiye Cumhuriyeti Din İşleri Yüksek Kurulu Eski Başkanı Dr. Hüseyin Kayapınar ise "İslami İlimlerin Kaynakları, Güncel Meseleler ve Fetva" konulu seminer verdi. Dr. Kayapınar, İlahiyat Fakülteleri ve İmam Hatip Liselerinin ülkemizdeki tarihi ile ilgili bilgiler vererek, “Günümüzde gerek kitap çeşitliliği olarak gerekse fakülteler olarak imkânlar eskiye oranla çok gelişmiş durumda. Vaktimizi, okulumuzu ve hocalarımızı çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Çünkü toplumumuzun bize yüklediği bir sorumluluk var ve biz bu sorumluluğu yerine getirmeliyiz.” şeklinde konuştu.

Dr. Hüseyin Kayapınar konuşmasının devamında şunları söyledi: “Peygamberden başka günahsız insan yoktur. Onun dışında hatasız bir insan olmaz. Ulemalarımız eski zamanlardan bu yana bizlere çok sayıda eser bırakmıştır. Âlimlerimizin yaşadıkları dönemle ilgili yazdıkları eserlerde geçen bazı ifadelerin günümüze uygun olmadıklarını görmekteyiz. Fakat bu durum, âlimlerimizi okumamıza engel değildir. Farklı âlimlerin kitaplarını okuyup her türlü düşünceyi irdelemeliyiz ve bunları toplumun anlayacağı şekilde anlatmalıyız. Dinimizin kaynakları ilk olarak Kur’an-ı Kerim, daha sonra ise Sünnettir.”

Gün boyu süren İlahiyat Vizyon Programı konuşmacılara plaket takdiminin ardından sona erdi.