PROF. DR. TURAN KARATAŞ’TAN SÖĞÜT DALINDAKİ SU HİKAYESİ

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesinde (KMÜ) Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Türk Dili ve Edebiyatı Öğrenci Topluluğu tarafından “Okuma ve Yazma Maceramız” konulu konferans düzenlendi. Atatürk Kültür Merkezi Başkanı ve KMÜ Edebiyat Fakültesi Kurucu Dekanı Prof. Dr. Turan Karataş’ın verdiği konferansa Rektör Prof. Dr. Sabri Gökmen, dekan ve müdürler, üniversite personeli ve öğrenciler katıldı.

Konferansın açılış konuşmasını yapan KMÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. İdris Nebi Uysal, “Hayatının önemli bir kısmı kitapla, bilimle, okumayla, yazmayla geçmiş bir akademisyeni, bir yazarı dinleyeceğiz. Başarıyla yürüttüğü birçok resmi işinin yanında araştıran, okuyan, düşünen, üreten bir bilim insanının tecrübesine kulak vereceğiz. Hocamızın deneyimlerine, birikimlerine, okuma ve yazmaya dair yapacağı rehberliğe çok ihtiyacımız var.” dedi.

Söğüt Dalındaki Su

Konferansını vermek üzere kürsüye gelen Prof. Dr. Turan Karataş, kendi okuma ve yazma macerasını kaleme aldığı “Söğüt Dalındaki Su” adlı hikayeye dayanarak gerçekleştirdiği söyleşisinde ilk olarak “Geç Kalmak” adını verdiği okuma serüvenine değindi. Prof. Dr. Karataş, “Biz okuma yazmayı ne anaokulunda öğrendik ne de bizi okumaya sevk edecek bir yaşayış gördük. Kalemi, kitabı ve defteri dokuz yaşında gecikerek gittiğimiz ilkokulda tanıdık. Ben bir çiftçinin oğluyum. Evimizde kitap yoktu, eski bir Mushaf vardı duvarda asılı, onu da okuyan bilen yoktu.” dedi.

Prof. Dr. Karataş, ders kitapları dışında eline geçen ilk kitabın Kemalettin Tuğcu’nun bir hikaye kitabı olduğunu belirterek “Benim kuşağımdaki pekçok insan, okuma alışkanlığını Kemalettin Tuğcu’nun kitaplarıyla kazandı. Onu her okuyuşumda gözlerimden yaş akardı. Onun yazdıkları hep acıklı hikayelerdi. Yani sevdiğimiz kitaplar biraz bizi anlatan, içinde kendimizi bulduğumuz kitaplardı.” açıklamasında bulundu.

Ortaokul yıllarında şiirle yüz yüze geldiğini söyleyen Prof. Dr. Karataş, “Yaz aylarında biz babamla at arabasının üzerinde evden çayıra ve tarlaya bir saate yakın uzun yolculuklar yapardık. Babam türküler çığırırdı. Bizim yöremize ait Aşık Veysel’in, Ruhsati’nin türküleriydi bunlar. Kulağıma yerleşen bu ses benim yakamı hiç bırakmadı. Sonra bende giderek şiire meyleden bir gönülevi oluşmaya başladı.” dedi.

Kitap Okuyanlar ve Diğerleri

Özellikle Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencilerinin mutlaka şiir ezberlemesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Karataş, “Zihninizde dolaşan şiir, sizi kitaplara doğru sevk ediyor. Kitapları sevmeye başlayınca kitap sahibi olma tutkusu başlıyor. Kitap sahibi olmak da mutlaka okuma alışkanlığı kazandırıyor.” diye konuştu.

Prof. Dr. Karataş, insanları ‘kitap okuyanlar ve diğerleri’ diye ikiye ayırdığını dile getirerek kendisinin Atatürk Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümüne öğrenci olarak başladığı ilk yılda yüzlerce kitap okuduğunu belirtti ve “İnsan yaşadıkça okumanın da bir adabı ve üslubu olması gerektiğini anlıyor. Ancak yine de kitapla geçen zamanlar zayi olmuyor.“ dedi.

“Okumak, insanoğluna bahşedilmiş en asil uğraşlardan biridir, ancak yazmak ondan daha asil bir uğraştır”

Prof. Dr. Karataş, öğrencilerin gazete ve dergi almadan, hele edebiyat dergileriyle haşir neşir olmadan ne edebiyatın içine dahil olabileceklerini ne de okuyucu sayılabileceklerini söyledi.

“Okumak, insanoğluna bahşedilmiş en asil uğraşlardan biridir, ancak yazmak ondan daha asil bir uğraştır.” diyen Karataş, “Ben yazıyı kağıda yazmanın asaletli ve karakterli bir davranış olduğuna inanıyorum. Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin kitabın ve kağıdın egemenliğinin devam edeceğini düşünüyorum ve kitapsız bir dünyada yaşamanın mümkün olmayacağına inanıyorum.” şeklinde konuştu.

“Zengin ve şahsiyetli bir hayat sürmek istiyorsanız kitap okumalısınız”

Prof. Dr. Karataş, kitap okuma alışkanlığının kazanımlarından söz ederek şunları dile getirdi: “Zengin ve şahsiyetli bir hayat sürmek istiyorsanız, yalnızlıktan canınız sıkılmasın ve insanlardan başka dostlarınız da olsun diyorsanız, kendinize mahsus bir hayatınız ve kendi cümleleriniz olsun diyorsanız, başkalarına hayır demek istiyorsanız kitap okumalısınız.”

Öğrencilere gündelik tüketilen kitapları değil, asırlara meydan okuyan kitapları okumalarını tavsiye eden Prof. Dr. Karataş, bir kitabın elli yıldır okunuyorsa iyi bir kitap olduğunu, ancak iki yıl önce çıkmış ve bugün yoksa iyi bir kitap olamayacağını söyledi.

Prof. Dr. Karataş, mutlaka okunması gereken kitaplarla ilgili olarak ise şunları söyledi: “Yunus Emre’nin şiirleri, Dede Korkut hikayeleri, Evliya Çelebi ve İbni Batuta’nın seyahatnameleri, Mevlana’nın Mesnevisi, Sadi Şirazi’nin Bostan ve Gülistanı, Mehmet Akif’in Sefahatini okumadan ölenlere acırım, bu kişiler bana anlamsız bir hayat yaşamış gibi gelirler.”

Prof. Dr. Karataş, temel eserlerin dışında okunması gereken kitapların listesiyle ilgili kendisine yöneltilen bir soruya ise “Damak tadı denen bir şey vardır okumada. Bunu her insanın kendi mekanizması ayrıştırır. Çünkü kitap okumak biraz şahsi bir şey ve şahsiyetle ilgilidir.” açıklamasında bulundu.

Yazabilmek için mutlaka okumak gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Karataş, “Yazmayı besleyen en büyük kanal okumaktır. Yazmak için dilin bütün imkanlarını bilmeli, bütün sınırlarını yoklamalı, kelime kadrolarını tanımalısınız.“ dedi.

Konferans, dinleyenlerin sorularının yanıtlanmasının ardından KMÜ Rektörü Prof. Dr. Sabri Gökmen’in Prof. Dr. Karataş’a plaket takdim etmesiyle sona erdi.