EDEBİYAT FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. TURAN KARATAŞ İLE HÂSILI KELAM

Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Birimi Basın Bildirisi No: 23              22.03.2011

 

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turan Karataş Hilal TV de “Hâsılı Kelam” Programına konuk oldu. Resul Tosun ve Sibel Erarslan’ın sunumu ile gerçekleşen programda yeni kurulan KMÜ’ nün 30 yıllık üniversitelere taş çıkartan bir konuma geldiğini dile getiren Tosun KMÜ yönetimini tebrik etti. Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turan Karataş programda, üniversite, edebiyat ve şiir üzerine yöneltilen soruları yanıtladı. “Bir üniversitenin şekillenmesi çeyrek asır sürer.” diyen Karataş “Biz 3 yılda Üniversitemizi şekillendirdik. Sadece bina olarak değil uygulamalarda da belli bir noktaya geldik. Bir gelenek oluşturduk. Rektörümüz bir hedef koydu, butik üniversite kavramına uygun olarak etkili, kendi alanında iddialı bir üniversite oluşturmayı hedefledik. Bunun için iki alan seçtik, birincisi Karaman’ın altyapısına uygun olarak gıda teknolojileri, ikincisi de dil ve edebiyat alanında güçlü bir üniversite olmak. Bu anlamda edebiyat fakültesinin tüm bölümlerini resmi olarak açtık ve öğrenci alıyoruz. Önümüzdeki dönemde mütercim tercümanlık bölümüne öğrenci alacağız. Türkiye’de Arapça ve Farsça mütercim tercümanlığı bölümünü ilk açan üniversiteyiz. Bu anlamda ülkemize katkı sunabilirsek kendimizi başarılı sayacağız.” Dedi

KMÜ öğrencilerinin bölgesel dağılımına ilişkin soruya Karataş “Ağırlık İç Anadolu bölgesinden olmasına rağmen her bölgeden, her şehirden öğrencimiz var. Batıdan da doğudan da üniversitemizi tercih eden öğrencilerimiz bulunuyor. Önümüzdeki yıllarda üniversitelerin belli alanlarda uzmanlaşacağını düşünüyorum. Bu anlamda Türk dili ya da mütercim tercümanlık okumak isteyen gençlerimiz Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesini tercih eder hale gelecek” diye yanıt verdi.

Ümraniye Belediyesinin geleneksel olarak düzenlemiş olduğu şiir yarışmasında jüri üyesi olması sebebiyle İstanbul’a giden Karataş şiir yarışmaları ile ilgili “Bizim ülkemizde çok şair var ancak şiir her zaman az yazılır. Ümraniye Belediyesi bu anlamda şiire eğilimi olan insanların içindeki o heyecanı diri tutmaya çalışıyor. İnsanlara bir kapı aralıyor. Bir akademisyen olarak bunu önemsiyorum. Buradan Türk edebiyatının şeklini değiştirecek Türk şiirine bir damar açacak büyük şairler keşfetmeyi hedeflemiyoruz. Ancak bu yarışmalarda sesini hiçbir yerde duyuramamış, kendi dünyasında sıkışıp kalmış bazı yetenekleri keşfedebiliriz diye düşünüyoruz. Bize gelen 130 şiirden ilk üçü seçtik ve 10 şiire mansiyon verdik. Onların içinde edebiyat tarihinde bir şiir bile kalıcı olsa bunun önemli olduğuna inanıyorum.” dedi.

“Şiir belli bir elit kesimin, okuryazar kesimin, estetik beğenisi olan insanların işidir.” diyen Karataş “Bu tür çalışmalarla seviye yükseltilebilir. İlgiyi artırabiliriz. Son 3-4 yılda bu anlamda seviyenin yükseldiğini gözlemliyoruz. Öyle ki; geçen yıl yapılan yarışmada ödüle layık bir eser bulamamıştık. Onun için de ödül vermedik. Bu yıl ödüle layık bir eser geldi.”diye konuştu.

Sunucu Sibel Erarslan’ın “Türk şiirinin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Şiirde kriz yaşandığını düşünüyor musunuz?” sorusu üzerine Karataş şunları söyledi: “Şiir her asırda az yazılmış. Her geçen gün söz söylemek zorlaşıyor. 13. Yüzyılda Mevlana buyurmuş ki, “Dünle beraber gitti cancağızım/ Ne kadar söz varsa düne ait / Şimdi yeni şeyler söylemek lazım “diyor. Okuduğumuz yeni şiirlerde mevcut şairlerin etkilerini görüyoruz. Onlar söylememiş olsa yazılanlar yeni olacaktı. Bir Sezai Karakoç yüzyılda bir geliyor. Ancak büyük yetenekler yine sözün zirvesine ulaşmayı başaracaktır. Bu konuda asıl hükmü ise zaman verecektir. Geçmiş şiirler teknikti, ölçülüydü. Şimdi farklı şiirler yazılmak isteniyor. Esasında şiirin nasıl yazıldığını ben anlamış değilim. Bunu öğrenebilseydim şair olmak isterdim. 25 yıldır şiir üzerine çalışıyorum ancak şiiri teknik olarak öğrenebilmek mümkün. Oysa şiir yazma yeteneğinin şairlere verilmiş bir hediye, bir tanrı armağanı olduğunu düşünüyorum.”

2011 yılının Mehmet Akif Ersoy yılı olması münasebetiyle ünlü şair ile ilgili de konuşan Karataş “Akif birçok hususta dönemin şartları itibariyle kendisini frenlemiş adeta. Bu kadar anlatacak dert, sıkıntı, toplumda yara varken ben tutup da mehtaptan, içimdeki sıkıntıdan bahsedemem demiş. Yani orada estetiği geriye çekip daha çok sosyal şiirleri ile öne çıkmıştır. Bizde toplumcu-gerçekçi ilk şair Akif’dir. Onu için realizm ile anlatmak az gelir, Akif realitenin kendisidir. Gerçeklikten de öte gerçeği yaşamış ve yazmıştır. Toplumsal gerçeklik şair üzerinde yüktür. Akif de bu yükü taşımayı kendisi istemiştir. Bu ülkenin istiklal marşını yazan bir şair olarak hayattayken yeterli değeri görmeyen Akif’e, 2011 Mehmet Akif Ersoy yılı ilan edilerek bir anlamda vefa borcu ödeniyor diye düşünüyorum. Ben öğrencilerime Akif’i anlatırken şiirlerinin yanında hayatını okumaları öneriyorum. Hayatıyla şiirleri arasındaki mesafeyi en aza indirgeyen şairlerdendir. Hayatında gençlerimizin alacağı o kadar güzel dersler var ki.” dedi.

Karaman ile ilgili soruya ise “Karaman küçük ama üniversite şehri olmaya aday ufku açık bir şehir. Sanayisi gelişmiş bir kent” diye yanıt veren Karataş “Öğrencilerimiz için de Karaman’da okumak kolay. Hem çalışıp hem okuyabilirler, büyükşehir yorgunluğu olmadan, sosyal aktiviteler için, okumak araştırmak için bol zaman bulabilecekleri bir şehir”. diyerek öğrencileri KMÜ’ ye davet etti.