KMÜ'DE ARAŞTIRMACI VE YAZARLARLA SÖYLEŞİLER

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesinde (KMÜ) gerçekleştirilen Kitap Fuarı ve Hıdrellez Şenliklerinin dördüncü gününde de birçok araştırmacı, yazar ve akademisyen öğrencilerle bir araya geldi.

İlk olarak Sosyoloji Öğrenci Topluluğu tarafından düzenlenen söyleşide ‘Edebiyat ve Şehir Dergileri’ konuşuldu. Söyleşiye Mahalle Mektebi Dergisi temsilcilerinden Ulvi Kubilay Dündar ve Abdullah Kasay, Şehir Dergisi temsilcilerinden ise Yakup Özkaraalp ve Burhan Yemiş konuk oldu.

“Edebiyat Dergisi: Mahalle Mektebi”

Söyleşide ilk olarak söz alan Ulvi Kubilay Dündar edebiyat dergileri hakkında açıklamalarda bulunarak şunları söyledi: “Edebiyat dergilerinden olan Mahalle Mektebinin 2011 yılında ilk sayısı çıktı ve şuan otuz beşinci sayısını çıkardık. Edebiyat dergileri popüler ve nitelikli olmak üzere iki çeşittir. Türkiye'de dergicilik faaliyetleri Tanzimat döneminde başlamıştır. Türkiye, dergi cenneti ama aynı zamanda da dergi cehennemi bir ülke. Dergi çıkarmak zor bir iş fakat güzelliği zorluğundan çok daha fazla.”

Abdullah Kasay ise dergi çıkarma sürecinde neler yapıldığına değinerek, “Dergi çıkarma; yazıların toplanması, editörlerin seçimi, tasarımcının estetiği, matbaa ve dağıtım süreci olmak üzere arka planda uzun ve meşakkatli bir süreci olan meslektir. Dergi çıkarmak, uzun soluklu bir süreçtir; zamanınızın büyük bir bölümünü harcamanız gerekiyor. Dergi süreklilik arz eden bir şey olduğu için durmaksızın sürekli üretmek ve toplamak zorundasınız ama sonucunda nitelikli bir dergi çıkarabilirseniz inanılmaz mutluluk vericidir.” dedi.

“Şehir Dergisi: İmaret”

Söyleşide Yakup Özkararalp ise bir kültür hizmeti olan şehir dergisi ‘İmaret’ hakkında bilgiler aktardı. Özkaraalp, “İmaret, sekiz yıldır yayın hayatına devam eden ve on dokuzuncu sayısı çıkan, şehir dergiciliğinde olduğu kadar ulusal anlamda da kendine yer edinen bir dergidir. Edebiyat dergisi kurgusaldır. Şehir dergisi ise bir o kadar gerçekçi, içerisinde yalan barındırmayan, gerçekliği tüm çıplaklığıyla anlatmasa da yalın bir dergidir. Şehir dergileri azdır, zordur ve şehrin kimliğinin ortaya çıkmasına rehberlik eder. Ayrıca bu dergiler unutulmaya yüz tutmuş mesleklerin ortaya çıkmasına, insanların geçmişe yolculuk yapmasına da olanak sağlar." dedi.

Lise yıllarında dergi ile tanıştığını ifade eden Burhan Yemiş ise şunları ifade etti: “Dergi ile tanıştığım yıllarda yaşım küçüktü ve ilk olarak köyümün ismini taşıyan ‘Hotamış’ dergisini çıkardım. Gençler yaşadığı yerdeki güzelliklerin farkında olmadan 'burada yaşanmaz' duygusu taşırlar. Hizmet ve merhamet ederseniz o şehir yaşanacak bir yer olur. Yaşadığınız şehri sürekli gitmiş olduğunuz tek bir cadde üzerinden konumlandırmayın. Araştırın, insanlarıyla konuşun, tarihine bakın, şimdi ne yapabilirim neye faydalı olabilirim diye düşünün ki orası sizin için güzelleşsin. İşte biz ‘İmaret’ dergisinde şehrimizi, Karaman’ı tanıtıyoruz.” 

"Sosyoloji Dergisi: Sosyoloji Divanı"

Sosyoloji Öğrenci Topluluğunun düzenlenmiş olduğu diğer bir etkinlikte ise 'Sosyoloji Divanı' dergisinin tanıtımı gerçekleşti. Derginin editör yardımcıları Selçuk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Ali Aydemir ve Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Erhan Tecim, öğrencilere derginin tanıtımını yaptı.

"Asıl amacımız, ayağı yere basan bir sosyoloji yapmaktır"

Programda ilk olarak söz alan Yrd. Doç. Dr. Erhan Tecim, derginin çıkış amacının genel olarak sosyolojide yeni bir bakış açısı ortaya koymak olduğunu belirterek, "Bu bakış açısıyla amacımız hayatın içerisinden, yerli ve biraz da mikro sosyolojik incelemelerle örtüşen çalışmalar serisi ortaya koymaktı. Sosyoloji Divanı'nın diğer dergilerden farkı pozitivist olmayışıdır. Pozitivist perspektifin dışında, sembolik etkileşimci ve mikro sosyolojiyi uygulamaya çalışan fakat makro sosyolojiyi de dışlamayan bir sosyoloji dergisidir. Bu dergiyi çıkarmaktaki asıl amacımız, ayağı yere basan bir sosyoloji yapmaktır." ifadelerinde bulundu.

Sosyoloji Divanı Dergisi'nin ilkeleri hakkında bilgi veren Yrd. Doç. Dr. Mehmet Ali Aydemir ise "Dergimiz, yılda iki kez yayımlanan bilimsel hakemli bir dergidir. İçeriğinde sosyolojinin yanı sıra diğer sosyal bilim disiplinlerine ait yazılara da yer vermekteyiz. Dergi özellikle çoğulcu perspektifle yayın hayatını sürdürüyor. Dergi içerisinde farklı ideolojik kökenlere mensup, farklı bakış açıları olan insanların yazıları mevcuttur. Yani sadece Konya ve çevresinden değil, ülkenin farklı bölgelerinden üniversite hocaları dergimize katkıda bulunuyorlar. Bu şekilde kapsayıcı bir dergi olmasına gayret ediyoruz." dedi.

“Abdülhamid, yıllarca bize yanlış tanıtıldı”

Osmanlı Türkçesi Öğrenci Topluluğu tarafından düzenlenen ‘Yalnız Hünkâr Abdülhamid’ konulu söyleşide ise Yazar Hasan Basri Bilgin öğrencilerle buluştu.

Sultan Abdülhamid’in dünyanın en dahi yöneticilerinden birisi olduğunu söyleyen Bilgin, Abdülhamid’e yapılan ‘kızıl sultan’ yakıştırmasına değinerek şöyle konuştu: “Sultan Abdülhamid, dünya emperyalizminin başrol oyuncularını tam 33 yıl siyaset masasında kukla misali gayet maharetle oynattı. O günlerde onun bileğini büküp emelleri için kullanamayan iç ve dış muhalefet daha sonrasında onu ‘kızıl sultan’ diye yaftalamıştı. Bizler de uzun yıllar bu söylenenlere inandık fakat söylenenlerin yanlış bilgiler olduğunu fark ettik. Abdülhamid, çok zor dönemlerden geçmiş fakat hiçbir zaman korkaklık etmemiştir.”

Yazar Hasan Basri Bilgin, tarihin birilerini övmek ya da dövmek amacıyla okunmayacağını hatırlatarak konuşmasını şöyle sürdürdü: “Gençlerimizin okuduğu bazı kitapları görünce üzülüyorum. Televizyonlarda milli kültürümüze aykırı programlar yapılıyor. Milletimizin değerlerine aykırı olan bu programlar ve kitaplar geleceğimiz adına kaygı verici olabiliyor. Bizler Fatih Sultan Mehmet’i, Yavuz Sultan Selim’i, Sultan Abdülhamid’i bilmezsek milletimizin nasıl bir tarihe sahip olduğunu, nasıl yönetildiğini bilemeyiz. Almanların desteği ile Abdülhamid tahttan indirildi ve yine Almanların desteği ile hiç mecbur olmadığımız bir savaşa sürüklendik. O koca imparatorluk bu tür oyunlarla, entrikalarla bitirildi. Bu yüzden televizyon programlarına, gerçeği yansıtmayan tarih kitaplarına, bizi oyalayacak şeylere değil; tarihimizi, kültürümüzü, değerlerimizi iyi öğrenmeye gayret gösterelim.”

“Kendi kaynaklarımızı bilmiyor ve Batı’nın ağzından konuşuyoruz”

Kitap Fuarı kapsamında Aktif Düşünce Öğrenci Topluluğu tarafından gerçekleştirilen ve moderatörlüğünü Yazar Ulvi Kubilay Dündar’ın yaptığı ‘Hayat ve Edebiyat’ konulu söyleşide de Yazar Doç. Dr. Abdullah Harmancı öğrencilerle buluştu.

Ulvi Kubilay Dündar’ın sorularını içtenlikle yanıtlayan Doç. Dr. Harmancı, şiirin edebiyat içerisinde ayrı bir öneme sahip olduğunu belirterek edebiyatla uğraşan herkesin yolunun şiirden mutlaka geçtiğini hatta ilk olarak şiir yazdığını söyledi.

Edebiyat dalında merkez ve taşra ilişkisini değerlendiren ve bu ilişkiyi yazarlar üzerinden ele alan Harmancı, kendi kaynaklarımızı bilmediğimizi ve daha çok yabancı kaynakların ağzından konuştuğumuzu belirtti. Yazmanın kendisi için bir var olma biçimi olduğunu söyleyen Doç. Dr. Harmancı, "Önemli olan yeteneğinizi toplumun faydasına kullanmaktır. Kullandığımız kelimeler zaten birer mesajdır ve ona derin anlamlar yüklemek kaygısı gereksizdir.” şeklinde konuştu.

Söyleşiler sonunda konuk yazarlara hediye ve plaket takdim edildi.