KMÜ’DE HZ. MEVLANA VE GÖÇ PANELİ YAPILDI

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi (KMÜ) Yeniler Öğrenci Topluluğu ve Selçuk Üniversitesi Mevlana Araştırma Enstitüsü işbirliğinde “Hz. Mevlana’dan Günümüze Göç ve Sonuçları” konulu panel düzenlendi. Panele Karaman Valisi Murat Koca, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan V. Prof. Dr. Ali Şahin, Mevlana'nın 22'nci kuşaktan torunu Esin Çelebi Bayru, üniversite personeli ve öğrenciler katıldı.

Programın açılış konuşmasını yapan Selçuk Üniversitesi Mevlana Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Ali Temizel, Belh’ten başlayan ve Konya’da son bulan göçün 788’inci yıl dönümü dolayısı ile bu paneli organize ettiklerini dile getirdi. Göçün geçmişte olduğu gibi günümüzde de büyük bir sorun olduğuna dikkat çeken Temizel, Mevlana’nın göçü ‘insanın ezelden ebede yol alması’ olarak tanımladığını söyledi.

Programda söz alan Mevlana'nın 22'nci kuşaktan torunu Esin Çelebi Bayru da Belh’ten Konya’ya kadar süren göç hakkında bilgi verdi. Göçün yeni yerler görme, değişik insanlar ile tanışma açısından iyi bir şey gibi görünüyor olmasına rağmen vatanından ayrılma, özünden kopma gibi sonuçlar doğurduğunu belirten Bayru, kendisinin de dokuz yaşında Halep’ten Antakya’ya göç ettiğini ve büyük acılar yaşadığını söyledi.

Programda açılış konuşmalarının ardından moderatörlüğünü Emekli Öğretmen Necati Yeniel’in yaptığı panele geçildi.

“Tövbe sona ermedikçe hicret sona ermez, güneş batıdan doğuncaya kadar da tövbe son bulmaz”

Panelin ilk konuşmacısı olan Karaman İl Müftü Yardımcısı Ziyaeddin Kırboğa, göç ve hicret kavramlarını açıklayarak Peygamber Efendimizin “Tövbe sona ermedikçe hicret sona ermez, güneş batıdan doğuncaya kadar da tövbe son bulmaz” hadis-i şerifini nakletti. Sultan Aladdin’in Konya’da Alimlerin Sultanı’na kucak açtığını dile getiren Kırboğa, “Göç sonucunda Mevlana’nın Anadolu’ya gelmesi ile güller açtı. Hicreti yaşamak için Mevlana olmak, o bilgiye ve o duyguya sahip olmak lazım.” şeklinde sözlerine son verdi.

“Her gün bir yerden göçmek ne iyi, her gün bir yere konmak ne güzel”

Panelin bir diğer konuşmacısı olan KMÜ Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç Dr. İsmail Güllü, kendisinin de Mevlana gibi bir göçmen olduğunu ve göçün getirdiği, götürdüğü şeyleri iyi bildiğini ifade etti. Güllü, Mevlana ve göç sosyolojisini anlamak için anakronizm, vulgarize etme ve insan üstüleştirme kavramlarının irdelenmesi ve buna göre değerlendirme yapılması gerektiğini dile getirdi. Göç yapanın geldiği yerde bir şeyler bıraktığını ve gittiği her yerden bir şey aldığını ifade eden Güllü, Mevlana’nın da Belh’ten Konya’ya kadar olan göç serüveninde Mevlana olmasını sağlayan değerleri alıp verdiğini söyledi. İsmail Güllü, Mevlana’nın “Her gün bir yerden göçmek ne iyi, her gün bir yere konmak ne güzel, bulanmadan donmadan akmak ne hoş” sözü ile konuşmasına son verdi.

“Mevlana’nın Anadolu’ya gelmesi dalga etkisi yapmıştır”

Panelin üçüncü konuşmacısı olan Selçuk Üniversitesi Mevlana Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Ali Temizel ise İslam tarihinde göçün karşılığının hicret olduğunu ifade ederek Mevlana’nın o dönemde Konya’ya göç etmesini Konya’nın huzurlu bir şehir olmasına bağladı. Mevlana’nın yazdığı çoğu eserde göç ile ilgili bilgilerin yer aldığını söyleyen Temizel, Mevlana’nın Anadolu’ya gelmesinin suya atılan bir taş misali dalga etkisi yaptığını, bu etkinin önce Anadolu’da, sonra Osmanlı’da, son olarak da Avrupa’da etkisi olduğunu dile getirdi. Mevlana’nın göç kavramını Mesnevi’nin giriş kısmında ney ile betimlediğini ifade eden Temizel, bu göçün Anadolu edebiyatında büyük gelişme sağladığına dikkat çekti.

“Gelişme, değişme ve değiştirmenin özünde göç vardır”

Panelin son konuşmacısı olan Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Demirci ise tarihe bakıldığında bütün büyük şahsiyetlerin hayatında göç olduğunu belirterek “Gelişme, değişme ve değiştirmenin özünde göç vardır.” dedi. İmam Şafi’nin “İnsan suya benzer. Eğer durgun olursa bozulur, akması ve hareketli olması gerekir” sözünü nakleden Demirci, Mevlana’nın da bu göç sonu da hareket ettiğini ve onu Mevlana yapan bilgi ve birikime ulaştığını belirtti. Demirci, Mevlana’nın göç boyunca hiçbir şekilde siyasi kuvvetlerden yardım almadığını, hep mütevazi yerlerde konaklayarak göç ettiğini söyledi. “Yolculuk içinde aşk yoksa bu yol sıkıntılıdır” diyen Demirci, Mevlana’yı betimleyen üç şeyin ‘bilim, hicret ve aşk’ olduğunu söyleyerek konuşmasını tamamladı.

Etkinlik, panelistlere plaket verilmesiyle sona erdi.