Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi (KMÜ) Edebiyat Fakültesi ve Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu tarafından "Geçmişten Günümüze Türkiye'de Darbeler" konulu panel düzenlendi.
"15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü" anma etkinlikleri kapsamında düzenlenen programa Rektör Prof. Dr. Namık Ak ve eşi Mürşide Ak, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Hüseyin Muşmal ve Prof. Dr. Murat Ertekin, üniversite personeli ve çok sayıda davetli katıldı.
Oturum yönlendiriciliğini KMÜ Rektör Danışmanı ve Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Ziyaeddin Kırboğa'nın yaptığı panele Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Müdürü ve Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Mercan ve Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölüm Başkanı ve Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Alaattin Uca konuşmacı olarak katıldı.
Panel, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından açılış konuşması ile devam etti.
"Devlet teşkilatında hiçbir vazifeli kişi, şahsi tutum ve zaafları doğrultusunda davranamaz"
Panelin açılış konuşmasını yapan Rektör Namık Ak, "Temel görevi milli güvenliğimizi sağlamak, iç ve dış tehditlere karşı milletimizi ve devletimizi korumak olan silahlı kuvvetlerimizin değişik saiklerin etkisiyle dönem dönem yönetime el koyması ya da mevcut yönetimi değiştirmek istemesi hiçbir şekilde kabul edilebilir bir durum değildir. Devlet teşkilatında hiçbir vazifeli kişi, şahsi tutum ve zaafları doğrultusunda görevini ifa edemeyeceği gibi hiçbir ordu mensubu da unvanı ne olursa olsun kendi kanaatlerine göre devleti yönetmeye kalkışamaz, bu minvalde devlet içinde bir yapılanmaya gidemez ve kendisini Türkiye Cumhuriyeti devletinin tek etkili ve yetkili hamisi göremez. Aksi halde görevini kötüye kullanmış ve milletine ihanet etmiş olur." dedi.
"Millet vicdanı, toplum mühendislerinden çok daha isabetli kararlar almaktadır"
Rektör Namık Ak, konuşmasına şöyle devam etti: "Gerek 15 Temmuz’da gerekse daha önceki girişimlerde görülmüştür ki askeri müdahaleler asla umulduğu ya da iddia edildiği gibi milletimizin yararına olmamış, hatta devletimizi demokrasi, hukuk, ekonomi, siyaset gibi birçok açıdan çağın gerisine düşürmüş, Türkiye Cumhuriyeti devletini en az 10 yıl geriye götürmüştür. Zira millet vicdanı, kötü giden vaziyete dur demek noktasında toplum mühendislerinden çok daha isabetli kararlar almakta ve çok daha başarılı sonuçlar ortaya koymaktadır."
"Tarih boyu her daim devletinin ve ordusunun arkasında olan, milli dayanışmanın ve milletçe verilecek mücadelenin en mümtaz, en kutsal örneklerini ortaya koyan Türk milleti, her türlü övgüyü, itimadı ve saygıyı sonuna kadar hak etmektedir." diyen Rektör Namık Ak, "Arif, asil, aziz, necip ve kahraman Türk milleti, yüksek bir cesaret ve şecaat niteliği, üstün bir teşkilatlanma yeteneği ve mücadele kabiliyeti, şaşmaz sağduyusuyla millet egemenliğini her daim koruyarak, milli iradeyi yok sayacak her türlü girişimin karşısında olacaktır." şeklinde konuştu.
"Şüheda ve gaziyanın ruh-i maneviyelerine kemal-i hürmetlerimi arz ediyorum"
Rektör Namık Ak, "15 Temmuz hain darbe girişiminin beşinci yıl dönümünde, millet iradesine sahip çıkarak şehit düşen kahramanlarımızı bir kez daha rahmet, minnet ve şükranla anıyor; panelin düzenlenmesinde emeği geçen Edebiyat Fakültesi ve Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu yönetici ve personeline, kıymetli oturum başkanı ve konuşmacılarımıza teşekkür ediyor; tüm dinleyicilerimize de selam ve hürmetlerimi sunuyorum. Özellikle cümle şüheda ve gaziyanı ebedi aleme irtihal edenlerin ve hayatta olanların ruh-i maneviyelerine de kemal-i hürmetlerimi arz ediyorum." diyerek sözlerini noktaladı.
Açılış konuşmasının ardından söz alan oturum yönlendiricisi Doç. Dr. Ziyaeddin Kırboğa panelin gerçekleşmesinde desteklerini esirgemeyen Rektör Namık Ak'a ve emeği geçen herkese teşekkür ederek sözü panelistlere bıraktı.
"Osmanlı Döneminde isyanlar ve darbeler iç içe geçmiş durumdadır"
Panelde ilk olarak konuşan Prof. Dr. Mehmet Mercan 'Osmanlı Döneminde Darbeler' hakkında açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Mercan, "Osmanlı döneminde isyanlar ve darbeler iç içe geçmiş durumdadır. Olaylar önce isyan olarak başlayıp sonradan darbeye dönüşüyor ve bu dönemde 46 tane isyan ve darbe gerçekleştiği söyleniyor. Bu dönemde gerçekleşen isyan ve darbeler ekonomik sebepler başta olmak üzere geçim sıkıntısı, işsizlik, enflasyon, siyasi gerekçeler, yapılan reformlara gösterilen tepkiler, statü kaygısı gibi pek çok nedenden dolayı ortaya çıkmıştır. Yeniçeriler maaşlarının az olması sebebiyle isyan başlatırken padişahın yönetimde pasif davranması, yönetim şekli ve kararları da pek çok isyan ve darbeye sebep gösterilmiştir. Ayrıca Osmanlı döneminde bazı gruplar kendi statülerini kaybetmemek için de isyan çıkarmışlardır. Tüm bu darbelerin odağında yeniçeriler yer alıyor ve birçok darbe onlar tarafından yapılmıştır." dedi.
Osmanlı döneminde Yeniçeri Ocağı’nın, dönemine göre modern ve kurumsal olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Mercan, "Yeniçerilerin bir arada bulunması teşkilatlanmaları ve haberleşmeleri açısından çok kolay olmuştur. Bu sayede isyan ve darbelere karşı birlik olmaları işleri kolaylaştırmıştır. Ayrıca o dönemde kahvehanelerde insanların bir arada oturması, az sayıda vaizin de cemaati isyana teşviki ile birlikte kişi sayısının artması isyan ve darbelerin büyük çaplı olmasına yol açmıştır." şeklinde konuştu.
"Darbe ve isyanlar neticesinde dört padişah hayatını kaybetmiş, 12 padişah tahttan indirilmiştir"
Prof. Dr. Mercan, konuşmasının devamında Osmanlı döneminde gerçekleşen isyan ve darbelerden öne çıkanları kronolojik sırayla kısaca açıklayarak sözlerine şöyle devam etti: "Bu dönemde gerçekleşen darbeler neticesinde çok sayıda insan hayatını kaybetmiştir. Bunların içerisinde dört padişah ve çok sayıda devlet adamı vardır. 12 padişah bu darbeler neticesinde tahttan indirilmiştir. Ayrıca Osmanlı Devleti’nde darbe ve isyanlardan sonra, darbe yapan kişiler, hayatlarını güvence altına almak için dönemin yöneticileri ile hüccet-i şeriyye diye bir sözleşme imzalıyorlardı."
Panelin ikinci konuşmacısı olan Doç. Dr. Alaattin Uca ise “Cumhuriyet Döneminde Darbeler” konusunda dinleyenleri bilgilendirdi.
Cumhuriyet Döneminde Darbeler
Doç. Dr. Uca, "Darbe, bir ülkede seçilerek işbaşına gelmiş meşru bir hükümetin demokratik olmayan yöntemlerle ve zor kullanılarak görevden uzaklaştırılması anlamına gelmektedir. Türkiye’de ilk darbe 27 Mayıs 1960’ta yapılmıştır. Bundan sonra da bazı önemsiz girişimler yaşanmış olsa da sırasıyla 12 Mart 1971 Muhtırası, 12 Eylül 1980 ve 28 Şubat 1997 Darbesi, 27 Nisan 2007 e-Muhtırası, 17-25 Aralık 2013 ve 15 Temmuz 2016 Darbe Girişimleri gerçekleşmiştir. Bunların yanı sıra 4 Nisan 2021 tarihinde Deniz Kuvvetlerinden emekli 104 amiral bir bildiri yayımlamıştır. Bu darbeler ya da darbe girişimleri vasıtasıyla hükümetler görevlerinden uzaklaştırılmak istenmiştir. Bazıları bu hedefe ulaşabilmiş bazıları ise ulaşamamıştır." dedi.
"Türkiye’de darbelerin tamamı askerler tarafından yapılmıştır"
Doç. Dr. Alaattin Uca konuşmasının devamında 15 Temmuz 2016 ve 16 Temmuz 2016 tarihlerindeki gazetelerin manşetleri ile ilgili paylaşımlarda bulunarak konuşmasını şöyle sürdürdü: "Türkiye’nin yakın tarihinde demokrasiye yönelik gerçekleşen eylem veya müdahalelerin 'devrim, inkılap ya da ihtilal' kavramıyla ilgisi yoktur. Türkiye’de darbelerin tamamı askerler tarafından yapılmıştır. Bu müdahalelerin bazılarında emir komuta zinciri dahi sağlanamamış; müdahale ordu içerisinde bir kısım cuntacı subaylar tarafından gerçekleştirilmiştir. Bunların hiçbiri halk hareketi olmadığı için ihtilal anlamı taşımaz. Türk halkını çağdaş uygarlık düzeyine çıkaracak ya da gelişmesine, modernleşmesine katkıda bulunacak herhangi bir yenilik getirmedikleri için de inkılap olarak adlandırılmaları mümkün değildir. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yaşanan ve askerler tarafından gerçekleştirilen bu tür müdahaleleri askeri darbe olarak nitelendirmek en doğru yaklaşımdır."
"İstikrarlı ve büyük Türkiye’nin yolu demokrasiden geçer"
Doç. Dr. Uca, Osmanlı’dan Cumhuriyet'e Türkiye’de mevcut yönetimlere karşı ordu kaynaklı ya da ordu kisvesi altında müdahaleler olduğuna dikkat çekerek "Bu müdahalelerden bazıları mevcut yönetimlerin devrilmesiyle sonuçlanmıştır. Bazen de siyasi otorite kendini koruyabilmiş ve darbe girişiminde bulunanlar amaçlarına ulaşamamıştır. Darbeler Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve kültürel hayatını olumsuz etkileyerek yönetimde hiçbir zaman çare olmamıştır. Darbeler Türkiye’yi hep geriye götürmüştür. İçeride ve dışarıda milletin ve devletin hak ve menfaatleri korunamamıştır. Darbeler Osmanlı'dan günümüze kadar hep istikrarsızlığı, kargaşayı, düzensizliği, güvensizliği getirmiştir. Demokrasinin yerleşmesine ve kökleşmesine de engel olmuştur. İçeride ve dışarıda güçlü ve iyi bir yönetimin, çağdaş bir toplumun, kısacası istikrarlı ve büyük Türkiye’nin yolunun demokrasiden geçtiği unutulmamalıdır." dedi.
Program, panelistlere onurluk takdiminin ardından sona erdi.