Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi (KMÜ) Rektörlüğü tarafından "2021 Yunus Emre ve Türkçe Yılı" kapsamında hazırlanan Yunus’un Gönlü Çalab’ın Tahtı adlı programın 14’üncü hafta konuğu Ömer Karayumak oldu.
Koordinatör Muhammet Ali Orak'ın hazırlayıp sunduğu programda Başbakanlık Osmanlı Arşivleri Genel Müdürlüğü (Cumhurbaşkanlığı Arşiv Başkanlığı) Emekli Şube Müdürü Arabulucu-Avukat Ömer Karayumak, “Arşiv Belgelerine Göre Yunus’un Karamanlılığı” üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Üniversitenin resmi Youtube ve Facebook hesaplarından da canlı yayınlanan programda Av. Ömer Karayumak, Yunus Emre ile ilgili çalışmalara 1960'lı yıllardan itibaren başladığını ve Başbakanlık Osmanlı Arşivleri Genel Müdürlüğündeki görevi süresince Yunus Emre hakkında arşivde ulaşabildikleri ne kadar belge varsa hepsini ortaya çıkardıklarını ifade etti.
“Yunus Emre'nin Karamanlı olduğuna dair elimize geçen belgeler diğer şehirlerinkinden kat kat daha güvenli”
“Yunus Emre üzerinde çok çalışmalar yapıldı ve bu çalışmalar neticesinde Yunus'u sahiplenmeyen vilayet neredeyse kalmadı.” diyen Karayumak, “Ama belgelerle ortaya çıktığımız zaman görüyoruz ki Yunus Emre'nin Karamanlı olduğu ve Karaman'da yaşadığına dair elimize geçen belgeler diğer şehirlerin ortaya koyduğu belgelerden kat kat daha güvenli.” şeklinde konuştu.
“Arşiv, devletlerin ve milletlerin hafızasıdır”
Arşiv belgelerinin ve arşivciliğin öneminden söz eden Karayumak şunları dile getirdi: “Mesleğim gereği yıllarca Arşiv Genel Müdürlüğünde hizmet ettiğim için yerli ve yabancı arşivistlerle yoğun şekilde çalıştım. Gerçek veya tüzel kişilerin ellerinde meydana getirmiş oldukları yazışmalar, yapmış oldukları hizmetler ve bu hizmetlerin ortaya çıkarmış olduğu bütün materyaller ile paleografik bir takım belgeler arşivlik malzeme olarak geçer literatürde. Bu arşiv belgeleri üzerinde araştırma yapan kişilere de arşivist ismi verilir. Tarih sahnesinde değişik zamanlarda her devlet mutlaka kendi arşivlerini tutmuştur. Dolayısıyla arşiv, devletlerin ve milletlerin hafızasıdır. Osmanlı arşivlerinde 200 milyonun üzerinde arşiv belgesi vardır. Osmanlı Devletinde arşiv belgeleri Orhan Gazi ve I. Murat döneminden itibaren toplanmaya başlamıştır ve Osmanlı Devleti arşivciliğe çok önem vermiştir.”
Arşivlerde Yunus Emre ile ilgili belgelerin temel kaynağını Aşıklar Öreni adı verilen Karaman’daki İsmail Hacı Tekkesi’nin oluşturduğunu söyleyen Karayumak, sözlerine şöyle devam etti: “Aşıklar Öreni, Karaman iline bağlı olarak eski ismi İbrala olan Yeşildere nahiyesinde bulunan, eski ismi Aşıklar Öreni olan, daha sonra buraya İsmail Hacı Tekkesi ismi verilen yerdir. Belh'ten ve Horasan'dan Moğol zulmünden Anadolu'ya kaçan insanların başında olan İsmail Hacı, elli tane dervişi ile birlikte buraya gelmiştir. Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinde Bulunan İlyazıcı Defterleri, Tapu Tahrir Defterleri, Mühimme Defterleri ve Temettuat Defterleri ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünde bulunan arşiv belgelerinde bu konuda çok önemli bilgiler bulunmaktadır. Karaman tarihi ve Yunus Emre üzerine uzun süre araştırma yapan Merhum Hocam İbrahim Hakkı Konyalı’nın arşiv belgeleri üzerine yaptığı çalışmalar sonucunda bulmuş olduğu belgeler Yunus Emre'nin Karamanlı olduğunu ortaya koymuştur. Daha sonra birlikte yaptığımız araştırmalarda Konyalı’nın görememiş olduğu bazı belgeler de tarafımca bulunmuş ve ortaya konulmuştur. İsmail Hacı, 13 yüzyılda Moğol sürülerinin her tarafı kasıp kavurmaları sonucunda Horasan’dan kalkarak elli kişilik maiyetiyle birlikte Larende'ye gelmiş, burada kendi ismiyle anılan ve şimdi tekke adını alan yerde yurt tutmuş, köyünü kurmuştur. Burası Aşıklar Öreni olarak anılmaktadır. Bu bölgeyi halk tamamen evliyalar yatağı olarak görmektedir.”
Karayumak, Yunus Emre’nin dedesi İsmail Hacı’nın Horasan'dan gelerek Larende'ye yerleşmesi ile ilgili Yavuz Sultan Selim zamanında tutulan Hicri 924, Miladi 1518 tarihli 63 numaralı defterin 235’inci sayfasında şu satırlara yer verildiğini dile getirdi: “Larende kazasında Şeyh Hacı İsmail köyü; adı geçen Şeyh Hacı İsmail, cemaati ve dervişleriyle Horasan diyarından gelmiş, aziz yani derviş imiş, burada yerleşmişler, bundan sonra Hacı İsmail'in oğlu Musa Paşa ve onun da oğlu Kevki Çelebi burada birer zaviye kurup yanındakilerle birlikte burada sakin bir hayat sürmüşlerdir. Ellerinde vakfiyelerinden olan tasarruf yerleri ve senetleri vardır.”
“Yunus için bir hırka bir lokma gezen bir ozan denir ama Yunus yer sahibi, mülk sahibidir”
Karayumak, defterin 236’ıncı sayfasında ise İsmail Hacı cemaatinin buradan meralar, otlaklar ve su kuyuları alarak bölgeyi yurt tutmasından bahsettiğini dile getirdi. Karayumak, arşiv belgelerine göre cemaatin sahip olduğu arazi ve mülklerin isimlerini vererek, “Bu sayılan yerlerin tamamı İsmail Hacı zamanında kurulmuş olan yerlerdir fakat Yercenam denilen yer Yunus Emre tarafından Karamanoğlu İbrahim Bey'den bizzat satın almıştır; elinde mülk namesi vardır ve evladına intikal etmiştir. Yunus için bir hırka bir lokma gezen bir ozan denir ama Yunus yer sahibi, mülk sahibidir.” şeklinde konuştu.
Karayumak, sözlerine şöyle devam etti: “Aradan asırlar geçse de bu yerler bugün hala kullanılır. Arşiv belgelerinde bu saydığımız isimler hepsi şu an bölge bölge mevcut. Çocukluğumuzda bu bölgede tarımsal faaliyetlerde bulunduk. Belgelerde bahsedilen su kuyuları, obruklar, bu yerlerin hepsi isimleriyle mevcut; isimlerinde ufak değişikliklerle devam ediyor.”
"Yunus Emre’nin dedesinin, oğlunun ve babasının da adı İsmail'dir"
Karayumak, yine Başbakanlık Osmanlı Arşivindeki 63 numaralı defterin 23. sayfasında Yunus Emre'nin evladının mülklerine dair de iki önemli kayıt bulunduğunu ifade ederek “Yunus Emre’nin dedesinin adı İsmail, oğlunun adı İsmail, aynı şekilde babasının adı da İsmail'dir.” açıklamasında bulundu.
Fatih Sultan Mehmet adına Gedik Ahmet Paşa’nın sadrazamlığı zamanında 881 hicri, 1476 miladi tarihli tapu defterindeki kayda göre Yunus Emre’nin Karamanoğlu İbrahim Bey'den almış olduğu toprakların miras yolu ile evladına intikal ettiğini söyleyen Karayumak, ayrıca Yunus Emre’nin oğlunun da farklı su kuyularını tapusu ile birlikte satın alarak kendisine yurt edindiğini belirterek “Karamanoğlu'ndan Yunus Emre’nin oğlunun satın almış olduğu bu kuyular halen İbralalı çiftçiler ve çobanlar tarafından kullanılmaktadır. İsmi geçen meralarda hala koyun otlatılmakta, tarlalarda ekin ekilmekte ve halen harman kaldırılmaktadır. Hacı İsmail obruğunda ise İbralalı Türkmen kadınlar hala ürünlerini saklamaktadır. Hz. Yunus kesinlikle Karamanlı’dır. Yaptığım bütün incelemelerde, gördüğüm belgelerde Karamanlı olduğu açık ve net şekilde görülmektedir.” dedi.
“İnsanları yüzyıllardan beri gittiği her yere peşinden sürükleyebilen, gönüllere taht kurmuş bir hükümdar”
“Yunus’a gönül vermiş kişiler olarak ıslarla Yunus Emre kimdir, nedir, neden bu kadar önemlidir sorularını soruyoruz” diyen Karayumak, sözlerine şöyle devam etti: “Yunus her şeyden önce bir insan, aşk ve sevgi simgesi, 700 yıl önce aldığı sevgi mirasını eksiltmeden, kaybetmeden, yitirmeden günümüze kadar ulaştıran ender büyüklerden birisi, çok yönlü bir insan ve efsanevi bir kişilik. Yunus bir edebiyatçı değil ama halk ve tekke edebiyatının zirvesine ulaşmış bir şahsiyet. Yunus bir sosyolog değil ama içinde yaşadığı toplumu temelinden sarsacak kadar büyük fikirlerin sembolü. Siyasi bir lider değil ama insanları yüzyıllardan beri gittiği her yere peşinden sürükleyebilen, ilahileri dillerden düşmeyen, gönüllere taht kurmuş bir hükümdar. İnsan olarak sıradan bir derviş, bir gezgin, bir mutasavvıf, samimi bir mümin; şiirlerindeki temaya bakarsanız bir halk şairi, bir tekke şairi; bir tabiat, bir gurbet ve ölüm duygusunu en iyi işleyen bir şair, bir aşk deryası, bir sevgi ummanıdır. Yunus hepimizin. Yunus nereli olursa olsun, makamı nerede olursa olsun bizim Yunus’umuzdur. Ama elimizdeki belgeler şunu gösteriyor ki Yunus, Karamanlıdır ve buradadır.”
Program, soruların cevaplanmasının ardından sona erdi.