Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi (KMÜ) Rektörlüğü tarafından "2021 Yunus Emre ve Türkçe Yılı" kapsamında hazırlanan Yunus’un Gönlü Çalab’ın Tahtı adlı programda bu hafta Kazım Karabekir Paşa konuşuldu.
Muhammet Ali Orak'ın hazırlayıp sunduğu programda, KMÜ Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Alaattin Uca konuk olarak yer aldı.
“Milletler, nüfuslarıyla değil, içlerinden büyük insanlar çıkardıkları zaman büyürler”
Doç. Dr. Uca, “Şark Komutanı Kazım Karabekir Paşa” adlı konuşmasına şu sözlerle başladı: “Bir söz vardır, milletler nüfuslarının çokluğu ile büyük millet olmazlar, içlerinden dünya çapında büyük insanlar çıkardıkları zaman büyürler. Değerlerimize sahip çıkarak kahramanlarımızı yad edersek zorluklar karşısında yeni kahramanlar bulmakta sıkıntı çekmeyiz. Bizim gururla yad edeceğimiz değerlerimiz bulunmaktadır. İşte bunlardan bir tanesi de Kazım Karabekir Paşa'dır.”
“Kazım Karabekir Paşa, çok yönlü kişiliği olan bir şahsiyettir”
Doç. Dr. Uca, Kazım Karabekir ile ilgili sözlerine şöyle devam etti: “Kazım Karabekir gerçekten çok yönlü bir değerdir. Karşımıza Balkan dağlarında gerilla savaşı yapan bir subay olarak çıkarken Edirne'de esareti gören bir kurmay subay olarak görürüz onu. Çanakkale Savaşlarında her türlü zorlukla karşılaşmış olarak değerlendirebiliriz kendisini. Yine Kafkasların muzaffer komutanı olarak görüyoruz onu; aynı zamanda Kurtuluş Savaşında Atatürk'ün silah arkadaşlarından birisi. Atatürk'ün Samsun'a çıktığı günlerde 15. Kolordu Komutanlığı görevini üstlenmiştir; Erzurum ve Sivas Kongrelerinin güven içinde yapılmasını sağlamıştır. Doğu cephesinde Ermenilere karşı başarılı bir harekat ile Ermenileri Misak-ı Milli sınırları dışına atmıştır. Gümrü Antlaşmasını yaparak doğu sınırlarını güvence altına alan, aynı zamanda Kars Antlaşmasını imzalayan bir diplomattır. Milli Mücadele yıllarında Edirne mebusudur. İzmir İktisat Kongresine başkanlık yapacak kadar ekonomi bilen, fikir üreten bir şahsiyettir. Cumhuriyet’in ilk yıllarında muhalif bir siyasetçidir, İstiklal Mahkemelerinde idamı istenen bir mahkumdur. Kalemini kılıcı gibi kullanmasını bilen bir fikir adamı, bir yazardır. Şiir yazan, keman ve piyano çalan, aynı zamanda yazdığı şiirleri besteleyen bir sanatkar olmanın yanında Rusça, Bulgarca, Almanca ve Arapça dillerine vakıf olan bir entelektüeldir.”
Kazım Karabekir Paşa’nın çok yönlü bir kişiliği bulunduğunu söyleyen Uca, onun doğuda kaldığı süre içerisinde askeri ve siyasi faaliyetlerin dışında bölge haklının kalkınması ve eğitilmesi adına kimi faaliyetlerde bulunduğunu ifade ederek “Karabekir Paşa’nın vatanperverliği tartışılmaz, zaten Milli Mücadele içerisinde yer alması da bunun en büyük göstergesidir.” dedi.
Doç. Dr. Uca, Kazım Karabekir Paşa’nın 1882 yılında İstanbul'da doğduğunu dile getirerek sözlerine şöyle devam etti: “Kazım Karabekir, Karaman'ın Gaferiyat Köyü, bugünkü adıyla Kazımkarabekir ilçesinden Mehmet Emin Paşa’nın oğludur. Dört kardeşi daha vardır ve ailenin Türkmenlerin Avşar koluna mensup oldukları biliniyor. Babası Mehmet Emin Bey gönüllü olarak Kırım Harbi’ne katılıyor. Kazım Karabekir Paşa ilk eğitimine İstanbul'da Zeyrek semtinde başlıyor; babasının tayin için sık yer değiştirmesi dolayısıyla Hakkari, Van, Elazığ gibi yerlerde bulunuyor, en son Cidde ve Mekke'de eğitimini sürdürüyor. Babası o 11 yaşında iken Mekke'de kolera salgınından vefat ediyor. Babasının 1893’te vefatı üzerine annesi Havva Hanım Kazım Karabekir ve kardeşlerini alarak İstanbul'a gelmiş, bu da o günün şartlarında sıkıntılı bir seyahat olmuştur. Geldikten sonra Fatih Askeri Rüştiyesi'nden ve Kuleli Askeri İdadisi’nden mezun olarak 1902 yılında Harp Okulu'nu, 1905 yılında da Harp Akademisi’ni birincilikle bitiriyor ve Selanik merkezli Üçüncü Ordu’da bölük komutanı olarak ilk görevine başlıyor.”
Doç. Dr. Uca, Kazım Karabekir Paşa’nın İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katılması ile ilgili “Kazım Karabekir’in aşırı İttihatçılardan biri olduğunu ve bu özelliğini koruduğunu söyleyebiliriz. Birçok kişinin de Cemiyet’e katılmasını sağlamıştır.” açıklamasında bulundu.
Doç. Dr. Uca, Paşa’nın 1911’de Harbiye Nezareti'ne dilekçe verip Karabekir adını kullanmaya başladığını söyleyerek konuşmasına şöyle devam etti: “Çanakkale'ye görevlendirilen Paşa, Çanakkale cephesinde Seddülbahir, Kerevizdere ve Zığındere Savaşlarında bulunmuş, tümen komutanlığı görevini üslenmiş ve rütbesi albaylığa yükseltilmiştir. Buradaki başarılarından dolayı kendisine iki defa Alman Demir Salip Nişanı verilmiştir. Salip haç anlamına gelmektedir, bunu birçok subayımızın göğsünde görebiliyoruz. Bu halkımızın da dikkatini çekiyor; Kazımkarabekir'deki anma etkinliklerine katıldığımda ‘Karabekir'in fotoğraflarında neden göğsünde haç var, bu haçın sebebi nedir’ şeklinde sorular soruluyor, vatandaşlarımız bunu anlamakta zorluk çekiyor. Fakat bu, kahramanlığın yabancılar tarafından ödüllendirilmesi, takdir edilmesi anlamına gelmektedir ve birçok subayımızda böyle nişanları görmek mümkündür.”
Doç. Dr. Uca, Kazım Karabekir Paşa’nın Milli Mücadele yıllarında Mustafa Kemal Paşa’nın en büyük yardımcısı ve koruyucusu olduğunu, ancak daha sonra Cumhuriyet’in ilan edilmesinden kendisinin haberdar edilmemesi üzerine Mustafa Kemal Paşa ile aralarının açıldığına dikkat çekerek “Sonraki süreçte Mustafa Kemal hepten ipleri koparmak istemiyor, bir iletişimden yana olduğu anlaşılıyor ama bu olmuyor.” şeklinde konuştu.
Kazım Karabekir Paşa’nın halkın sağlığı ve eğitimiyle de yakından ilgilendiğini belirten Uca, programda bunu örnekleriyle açıkladı.
KMÜ 15 Temmuz Konferans Salonu’ndan canlı yayınlanan program, üniversitenin resmi Youtube ve Facebook hesaplarından da eş zamanlı olarak yayınlandı.