Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi (KMÜ) Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi tarafından ‘Ölüm Estetiği’ konulu söyleşi düzenlendi.
Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Resim Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Hakan Yılmaz’ın konuşmacı olduğu söyleşiye, üniversite personeli ve öğrenciler katıldı.
“Yaşayan insanın ölümü sorgulaması estetik bir yaklaşımı doğurmuştur”
Ölüm estetiği ve sanata yansımaları hakkında bilgiler veren Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Hakan Yılmaz, “Ölüm kavramı insanın varlık bulmasından günümüze kadar geçen süreçte üzerinde düşünülmeye, farklı anlam ve ifadelerle anlaşılmaya çalışılan bir konudur. İnsan, ölüm karşısında her ne kadar çaresiz kalsa da bazen ölüm için önlemler almış, bazen de ölümü bir kavuşma ya da kurtuluş olarak algılamıştır. Yaşayan insanın ölümü kavrayışı, ölüm karşısındaki duruşu ve ölümü adlandırmada izlediği tasvirler ile ölen ve ardında bıraktığı insanlar arasındaki ilişkiler bir takım merasimlerle sürüp giden yeni kavramların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ölüm anlayışının temelinde toplumun sahip olduğu inanç sistemi yer almaktadır. Bu nedenle ölümün sanattaki yerini görebilmek için öncelikle tanımını, dinlerdeki ve felsefedeki yerini ve çağlar boyunca yüklendiği anlamları bilmek gereklidir.” dedi.
“Ölüm anlayışının Türk resim sanatının oluşumunda büyük oranda etkisi vardır”
Dr. Öğr. Üyesi Yılmaz konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ölüm her zaman yaşamla birlikte ele alınmıştır. Ölümün bir yok oluş değil yaşamın devamı ve yer değiştirme olarak algılandığı görülmüştür. Bu o kadar kabul görmüş bir düşüncedir ki ölüm adlandırmalarında bile kök olarak aynı kaynaktan beslenmektedir. Türklerde ölüm anlayışının tarihi seyri dikkate alındığında Türk resim sanatının oluşumunda büyük oranda etkisi olduğunu görmekteyiz. Çağdaş Türk sanatlarında ölüm anlayışının sembol ve imge olarak kullanımı ve bu ifadelerin göstergebilimsel çözümlemeleri göstermiştir ki, kullanılan imlerin görünen anlamlarının yanında bir de görünmeyen anlamları vardır. Bu anlamları yükleme de eski inanışları bilmek, onların gelenek ve ritüellerin şekillendirdiği sembol diline hakim olmak ve çağdaş sanatımızın yeni kuşaklara aktarımını anlaşılır kılacaktır.”